Yapay Zeka Dünyayı mı Değiştirecek? Sonunu mu Getirecek?
Yapay zeka en basit anlamıyla normalde insan zekasına ihtiyaç duyulan tüm işleri bilgisayarlara yaptırma teknolojisidir. Tanımı bu kadar basit olunca, Nasa mühendislerinden mahallemizin bakkalına kadar herkesin konuştuğu ve fikrinin olduğu bir konu haline dönüştü. Kimine göre dünyayı değiştirecek kimine göre dünyanın sonu olacak. Bu olumsuz açıdan bakanların içinde Stephen Hawking ve yaşayan efsanelerden Elon Musk ismi de bulunuyor.
Şu anda hemen herkesin evinde ve iş yerinde kullandığı en az 2 adet bilgisayar 1 adet tablet 1 adet de telefonu vardır. Ancak bu çok akıllı ediğimiz aletler biz olmadan hiçbir şey yapamıyorlar. Yani en azından şimdilik. Çünkü bu yapay zeka onlara evrim geçirtecek teknolojinin adıdır.
Aslına bakacak olursak yapay zekanın yapmaya çalıştığıyla insanın kendisinin yapmak istediği aynı şeyler. Beynimizin ne kadar büyük bir güce sahip olduğunu hepimiz biliyoruzdur. Ve bunların ne kadar küçük bir kısmını yaptığını da biliyoruz. Mesela gece karanlıkta ileride 4 ayaklı, kafası biraz yukarıda ve kuyruğu olan bir nesne var. Bunun köpek olduğunu anlamak için sesini duymaya ya da yanına gidip bakmaya gerek var mı? Yok. Önceki deneyimlere göre bunun bir köpek olduğunu algılamak beynimiz için mili saniyelik bir olaydır. Hatta unun farkına bile varmazsınız. Renkleri algılamak, insana güvenip güvenmemeyi gözlerine bakarak anlamak gibi örneklerle çoğaltabiliriz. İşte tüm bunları yapan otomatik bir sistem düşünün. Herhangi bir bilgi vermeden, sadece kendi bağlantılarını kullanan ve bunlarla ilgili sonuçlar kuran bir teknolojiden bahsediyoruz. İşte yapay zeka bu.
Google Deepmind Projesi
Google deepmind projesinin ürettiği bir yapay zeka karakteri var. Bu projede önünde setler, boşluklar olan bir yolda, ürettikleri karaktere bir yerden bir yere gitmesi komutunu vererek bir algoritma oluşturuyorlar. Yürümeyi dahi bilmeyen o karakter ilk başlarda yürümesini öğreniyor, o setlere çarpıyor, boşluklardan düşüyor, kafasını vuruyor vs. Ancak ilerleyen aşamalarda görülüyor ki o yapay zeka tüm bu olumsuzluklardan ders çıkartıyor. Çıkan bu sonuçları kendisi yorumluyor ve bir çözüme kavuşturuyor. Bunun neticesinde de boşluk gördüğü zaman zıplaması gerektiğini, önünde bir yükseklik gördüğü zaman da zıplaması gerektiğini öğreniyor. Bunu kendi kendine yapıyor, hiçbir komut kullanılmadan. Hatta
çıkamadığı bir yükseklik olduğu zaman, daha da fazla zıplaması gerektiğine varıncaya kadar kendini geliştiriyor. İşte gelecek burada başlıyor.
Yine çok önceleri yapılan Google deepmind projelerinden satranç oynayan ve tüm rakiplerini yenmeyi başaran bir yapay zeka algoritması vardı. Burada mühendisler sadece oyunun kurallarını ve taşların hareketleri ile ilgili komutları yüklediler. Nerede hangi hamleleri yapması gerektiğine kendi karar veriyor. Ve kendi başına kimseden bir destek almadan öğreniyor.
Evet bunlar yapay zekanın daha emekleme aşamasında olduğunu gösteriyor. Ancak bebeklerden de biliyoruz ki her şeyin başlangıcı, büyük adımlar için harekete geçmenin ilk halidir emekleme. Dünyayı yavaş yavaş keşfetme anlarıdır. Yani yürümeye başlaması çok uzun sürmeyecektir.
Nvidia Drive Sim
Nvidia denildiğinde muhtemelen herkesin aklına ilk olarak ekran kartları gelecektir. Henüz çok reklamı olmadığı için bilinmeyen bir uygulamasından bahsedeceğim. Sürücüsüz otomobil projesinden. Oluşturduğu chip sayesinde otonom sürüş alanında devrim yarattı. Tesla, bu işin öncülerinden gibi gözüküyor. Ama aslında durum öyle değil. Tesla’da kendisine sağlanan veriler var. Trafik ışıkları, yol çizgileri, mesafe bunların hepsi aracın içindeki sisteme yükleniyor. Tabi makine öğrenmesi de aynı zamanda sistemin içinde kullanılıyor. Ancak yapay zekanın en önemli özelliği olan hatalardan ders çıkarmayı yapamıyor. Güncellemeler ile kendini geliştiriyor ama bu yeterli değil. Ama Nvidia tarafından yapılan bu algoritmada hiçbir şekilde bir veri transferi girdisi yapılmıyor.
Mühendisler tek bir veri bile göndermediler. Tıpkı satranç oynayan yapay zeka algoritmasındaki gibi. Burada ki algoritma gerçek bir şoförü izleyerek aracı kullanmayı öğrendi. Tabi yeni öğrenen insanlar gibi henüz, daha gidecek yolu var. Şu anda yapılan testlerde birçok şoförden daha güvenli araç sürdüğü kanıtlandı. Kendi kendine araç kullanmayı öğrenen bir algoritmadan bahsediyoruz. Teknolojinin geldiği nokta tehlikeli boyutlara mı çıkıyor dersiniz. Bu algoritma bir chip set şeklinde yapıldı. Yani isteyen her otomobil firması bu chip alıp kendi aracında kullanabilecek. Sıfırdan bir teknoloji üretmekten çok daha kolay bir olay.
Deep Patient
2015 yılında bir hastanede bir grup bilim insanı, hasta kayıtlarına makine öğrenmesi algoritması entegre etmeye karar veriyor. Bu hasta kayıtlarına hastaneye ne zaman ne sıklıkla geldiği, test sonuçları gibi birçok bilgi de dahil. Deep patient adı verilen bu algoritma bu verileri analiz ederek öğrenmeye başlıyor. Dikkatinizi çekerim, sadece verilere bakarak yapıyor bunu. Tıp algoritması ya da hangi hastalığın sebebi nedir gibi bir talimat verilmeden bu algoritma bu hasta kayıtlarından kimsenin görmediği bağlantıları çözüyor. Ve hangi hastalığa neyin neden olduğunu ve hangi belirtilerin hangi hastalıklara işaret ettiğini öğreniyor. İsim vererek kimin böbrek yetmezliği çekeceğini söylüyor. Evet, belki başka türlü de bu kayıtlar analiz edilebilirdi ama bu yapay zeka algoritması hiç kimsenin görmediği bir doğruluk oranıyla çalışıyor. Şimdi diyebilirsiniz ki bazı semptomlar sayesinde zaten az biraz kulaktan duyma bilgilere de sahip olsa o belirtilerden bir sonuç çıkartabilir. Ancak işin ilginç tarafı program, şizofreni gibi psikiyatrik hastalıklarında kimlerde ortaya çıkacağını yüksek bir yüzde oranı ile tahmin ediyor.
İşte, yapay zekanın insanlık için iyi mi kötü mü olduğu sorusunun çıktığı nokta tam da burası. Bu proje başlatılırken kimse böyle muhteşem bir sonuç beklemiyordu. Öyle ki bu tip psikiyatrik hastalıklar normal şartlarda da tespit edilmesi çok zor hastalıklardandır. Yapay zeka bu nasıl öğrendi? Kendi kendine nasıl bu sonuçları çıkartabildi? İşte yapay zeka ille ilgili komplo teorilerin başladığı an.
Yapay Zekanın Avantajları ve Problemleri
Yapay zekanın avantajlarına öncelikle bakalım. Öğrenen bir algoritma yazıldığı zaman bunu başka alanlarda da kullanabilirsiniz. Mesela yerden bir topu kaldırmayı öğrendiğinizi düşünün. Daha sonra Masayı yerden kaldırmayı öğrenmeye gerek var mı? Hayır. Çünkü artık bir şeyleri yerden kaldırmayı biliyorsunuz. Burada ki mantıkta bu. Yapay zeka algoritmaları arttırılabilir. Hayal edemeyeceğiniz başka alanlarda bu özelliği kullanılabilirsiniz. İşte problemin başladığı nokta da burada. İnsanın hayal bile edemeyeceği şeyi ya yapay zeka hayal ederse? Hani hastalardaki şizofreni olma ihtimali olan hastayı tespit etti ya bu algortima, bunu yapan mühendisler bile nasıl gerçekleştiğini anlayamadılar. Anlamaları da mümkün gibi durmuyor. Ama bilinen bir şey var. Yapay zekanın bir noktadan sonra neyi nasıl öğrendiğini
biz kontrol edemiyoruz. İnsan beyninin en gelişmişi bir veriye baktığı zaman birkaç bağlantı bulabiliyor. Ancak bu algoritmalar saniyeler içinde işlediği verilerden trilyonlarca bağlantı bulabiliyor. Çok acı bir gerçek var ki biz daha kendi beynimizi tam olarak anlayamamışken böyle bir algoritmayı nasıl anlayabiliriz. İşte burada komplo teorisinin gerçekliğine biraz daha yaklaşmış oluyoruz. Peki, yapay zekanın daha da gelişmiş olması için ne gerekiyor. Yani hani şimdi emekleme sürecindeydi ya yapay zeka, en gelişmiş, yetişkin haline ne zaman ulaşacak. Şimdi buna bakalım.
Yapay Zekanın En Gelişmiş Hali İoT ile Gerçekleşecek
Yapay zekanın o yetişkinlik çağına gelmesi için daha çok yolu var. Çünkü şu anda insanlığın kullandığı araçların neredeyse sadece %5’i internetle doğrudan bağlantılı. Yani sadece %5’lik kısmın verisi kullanılabiliyor. Diğer eşyaların tüm bilgisi, verisi çöpe gidiyor. Şu anda yapay zekanın oyuna dahil olduğu çok az bölüm var. Evlerimizde ışıkların kapatılıp, açılması,
Telefonlarımızda siri tarzı uygulamalarda sadece kendine yer bulabildi. İşte bu İoT yani nesnelerin interneti ile sandalyelerimize bile sensör takıldığında yapay zekanın ihtiyaç duyduğu veriler gelmeye başlayacaktır. O zaman dünyanın sonumu gelecek yoksa dünya daha da mı gelişecek. Gelişeceği kesin ama insanoğlunun durumu ne olacak orası gerçekten bir muamma.